SULUBOYAM
Dönüp bakmak şimdi aklıma geldi
Sözlerimi kağıda döken aracıma.
Parmaklarıma sinen ağaç kokusu cezp etmişti içimi.
Sonu yok sandım, dipsiz kuyu galiba.
Ne dersem devamı gelecek,
Her sözün arkası var gibi.
Efsunlu halimle yazdım, yazdım sayfalar dolusu.
Açtım ucunu kalemimin.
Her sivriltişim yeni bir paragraf başı telaşında.
İçimi yoklamak gelmedi aklıma.
Duygular tezdi, tazeydi.
Mis gibi bahar kokardı gülümsemem.
Bir çatışım kaşlarımı, zemheriydi temmuz ortası.
Kahkahalarım sıcacık yaz güneşi.
Gözümden akan yaşlar ıslak bir eylül günüydü,
Sarı yapraklar ve yağmur betimlemesinde.
Bilemedim biteceğini.
Duyguların da aralıklarına toprak dolduğu aklımın ucundan
geçmedi.
Histerik zanlarla yaşarmış gözeneklerim.
Yalancı çiçekler varmış içimin cumbalarında.
Ben de neden büyümez derdim bu saksı güzelleri bunca suya.
Zavallı çaresizlikler tünemiş etrafıma.
Bitermiş duygular, hissizleşirmiş insan.
Zaman sonra gülmek de sevilmezmiş meğer.
Som mermer olunabilirmiş.
Uğruna neleri feda ettiğin şeyleri,
Gün gelip çıkartırmışsın gözünden.
Anlamsızlaşırmışsın kendine.
Silikleşirmişsin dünya gözünde.
Ben dediğin şey;
Rutin bir siluet olup çıkarmış karşına,
Ne vakit giderse içinin rengi.
“O”ydu hepsi.
Kırmızımdı şiddetimi, aşkımı söyleyen.
Yeşildi umutlarıma gebe.
Siyahtı kapanıklığı içimin.
Bembeyazdı çoğum, kendi gibi.
Lilaydı bazen gururuma timsal.
Morumdu çarpıklığıma emsal.
Mavisiydi dinginliğimin.
Turuncuydu ömrümün şeker portakalı.
Lacivertti gece gibi kuşkum.
Griydi hastalıklı ruhum.
Bir başına skalasıydı içimin.
Kartela gibi serdi varlığını benlik bilincime.
Renk renk yaşadım mevsimlerini.
Fırçamı suya batırdım,
Sonra ona dokundum,
Kalbine…
Birlikte boyadık tabloları geçmişin gölgesinde.
Ne manzaralar yarattık hayallerimizde.
Uçup kaçtık bazı zaman.
Çoğu zaman dinledik birbirimizi.
En son yükseldi sesimiz arkamızda takılan alyanslara.
Geçmişe söz kestik biz.
Sonra,
Sesimizi kestik…
Sustu ürperten çığlıklarımız.
Donduk.
Yittik avuçlarımızda.
Boyamıza suyu fazla kaçırdık biz.
Gökçe Kurtuluş
Yorumlar
Yorum Gönder