TARLABAŞI'NDA YAŞANAN EN ÖZGÜR AŞK

Yarım bir Ahmet Kaya yüzü tabakamızda,
Şarkıları içimizdeki denizlerin kıyısı.
Telefonun hoparlöründe üzgün bir piyano ağlıyor.
İç yakan konyağı tadıyorum kadife dudaklarından.
Kent Switch'in patlatılmış nanesi geliyor konyağın altındaki kokudan.
Açılmalıyız seninle iç denizlere.
İç deniz tanrılarına ulaşmalıyız.
Zaten hiçlik değil mi bahsettiğimiz?
Hissettiğimiz enerjiler, boyutlar,
Yılan gözleri, gözlerinde!
Gördüğümüz evrensel değil mi?
Tüm boyutların varlığı hislerimize aks etmedi mi?
Durmuş bir duvar saatinde,
Zamanı durdurup kendimizi anlara mıhlamadık mı?
Sevişmenin en hararetli yerinde,
Kendimizi gözlerimizin derinliğine kaptırmadık mı?
Böylesine özgür bir aidiyet,
Böylesine iç içe geçmişlik,
Böylesine yabancılığı eritebilmek bir Tarlabaşı sabaha karşısında.
Bir sarma cigara, bir şişesi terlemiş bira,
Bir sen, bir ekmek sıcaklığında ellerin.
Çok güzelsin...

Gökçe Kurtuluş

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AÇIKLAMA

EŞLİKÇİ SEVGİ

GECE IŞIKLARI