VAROŞ KARANLIĞI

Efkar bulutlarından süzülen sitem damlaları
Islatmış o büyük çınar ağacını.
Sevda trenleri boş vagonlarla yol almış.
Avuntularla susturduğumuz gönüllerimize;
Bir dokunuş yetmemiş de,
Sabahlara kadar ağlanmışız.

Sabırla ördüğümüz güven duvarları;
Yıkılıvermiş gözümüzün önünde domino taşları ağırlığınca.
Ağlayışlar, aldatışlar, susmalar ve yeri gelince konuşmalar.
Anı dondurduğumuz o fotoğraf yığınları.

Şimdi her gece bastığında karanlık,
Varoş sokaklarını,
Zifir gibi indiğinde koca gökyüzü yere,
Çıkıveriyor,
Fırlayıveriyor puslu zihnimden.
Hafıza dediğimizi söküp atasım geliyor.
Seni atasım geliyor.

Oysa ne güzel günlerdi içinde "sen" olanlar.
Sadece adının olması bile yetiyordu
Dudaklarımın yanaklarıma kaçamak yayılmalarına.
Ellerini tuttuğumda kanım çekilirdi damarlarımdan.
Sarıldığımda sana hele,
Bir haberdim akreple yelkovanın sevişmesinden.
Rüzgarımdın sen benim.
Ilık bir meltemdin tenimde.
Sonra kasırga oldun.
Viran ettin, estin ve gittin.
Yol ayrımına sürükledin beni.
Bir dolu ikilem,
Bir dolu soru işaretiyle kalakaldım ardından.
Söktün yüreğimi, sevemedim başka kimseleri.
Şimdi ruhsuz, şimdi sensizim...

Gökçe Kurtuluş

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AÇIKLAMA

GECE IŞIKLARI

AVCI İLE KEKLİK